Gece uykumuzu kaçıran, bizi yatakta dönüp durduran düşüncelerle çıldırdığımız oluyordur.
Fakat ertesi sabah uyandığımızda her şeyin uçup gittiğini, dünkü huzursuzluk halinin kalmadığını hissederiz.
Herkesin bir telefon, bir mesaj kadar yakında olduğunu bilmemize rağmen neden kendimizi huzursuz hissediyoruz?
Nasıl oluyor, neden oluyor?
Araştırmalarda klinik vaka olarak bu durumlarla çok karşılaşıldığı bilinmektedir: gece huzursuz eden bir düşüncemiz sabah uyandığımızda o kadar da korkutucu gelmez.
Özellikle 23:00 ve sonrası endorfin hormonunun salgılanması dip seviyeye doğru gerilerken, bir yandan vücudumuzu onaran melatonin hormonunun salgılaması artar.
Standart bir gün içindeki olumlu bakış açımızı olumsuz bakış açısına çeviren hormonsal değişiklikler “gece karamsarlığı” olarak bize geri döner.
Melatoninin hormonunun yüksek olduğu saatlere “ruhsal karanlık dönem” de denilir, bu zamanlarda korku ve endişemize yenik düşüp aldığımız kararlar sabaha kadar önemini yitimiş olur ve çoğunlukla tarafımızdan da uygulanmaz.
Fakat dikkat edilmelidir: çok şiddetli yaşandığı dönemlerde minör depresyon belirtileri gösterme riskini beraberinde getirir.